Yükleniyor...

Yengeç Dolunayı

29 Aralık 2020

Yılın son dolunayına Venus, ufuktan ilk yükselen gezegen olarak, damgasını vuruyor. Sadece sabah yıldızı olarak doğması değil, aynı zamanda güney ay düğümü ile kavuşum yapması da iz bırakıyor bugüne.

Yengeç dolunayını müjdeleyen  Venus’ü daha yakından incelersek; sabah yıldızı olarak savaşçı ve aktivist özellikleri ile ön plana çıktığını söyleyebiliriz. İnandıkları ve hissettikleri için savaşan güzel tanrıça şimdi Vesta ile birlikte, geçmişten bugüne getirdiğimiz ilişki modelinin işlevselliğini sorgulatıyor.

Vesta/Venus etkileşiminde sosyal hayattan zevk almak ve keyfi doyasıya yaşamak zorlaşır. Hele bir de güney ay düğümü bu kombinasyona dahilse, işimiz biraz daha zor anlayacağınız. Başka bir deyişle, hayatı yaşamaya (zevk almaya) değer kılan şeyleri anlamak için çaba sarf etmemiz gerekiyor.

Dolunayın duygusal krizler olduğunu düşünürsek, Venüs’ün bu çağrısına  yaptığımız özverilerle yol alacağız demektir.

Nedir söz konusu olan özveri?

Tüm dünyaya hakim olan hastalık (ölüm) korkusu. Hastalık; ölüm korkusunu, ölüm korkusu ise yaşam korkusunu içinde barındırıyor. Korkuya bu kadar sarıldığımızda, hayatın keyifli yanlarını görebilmek mümkün olmuyor maalesef. İnsanlığı esir alan bu korku hiç de haksız bir korku değil elbette. Ancak dolunayın özellikle bu konfigürasyonla oluşmasının sebebi korkunun dozunu ayarlayabilme kabiliyeti geliştirebilmemizdir.

Yengeç ev, yuva, beslemek, beslenmek demektir. Kendimizi yuvada hissettiğimiz alanları, hayattan nasıl beslendiğimizi sembolize eder. 2020 yılını evde geçirdik ve anladık gerçek ihtiyaçlarımızın ne olduğunu. Yanımızda yürüyen insanların doğru kişiler olup olmadığını iliklerimize kadar hissettik. Bazılarımız aksiyon aldı, bazılarımız korktu ve katlandı. Yazılarımı takip edenler hatirlayacaklardır mutlaka, 2019 yılından beri pek çok tutulma, ekinoks, soltis gibi gökyüzü olaylarında Venus baş rolde yer alıyordu. Aslında 2019’dan beri ilişkilerin gerçekliği ve doygunluğu ile ilgili mesajlar veriyordu bize. Sanırım şimdi anladık Venüs’ün çağrısını.. Ya da bazılarımız anladık en azından.

Yengeç/Oğlak aksı tutulmaları sonlanırken, yılın son dolunayı da Yengeç temasına işaret ediyorsa, hala bir şeyler fısıldanıyor kulağımıza demektir.

Venus cazibe gezegeni olarak Ay’ın ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Aralarındaki görev tanımı budur. Yani hepimiz için geçmişe dönüp ilişki dinamiklerimizi gözden geçirmek hatta hesaplaşmak zamanı gelmiş demektir.

Nelerden fedakarlıkta bulunduk bu yıl diye soralım kendimize.

Sarılmak? Dokunmak? Öpüşmek? Buluşmak?

Tüm bunlar Venus fonksiyonları… Ve dolunayı müjdeleyerek hala bizden bir şeyleri fark etmemizi istiyor güzel tanrıça. Geçtiğimiz iki yıl boyunca ilişkiye giriş modelini geliştirenlerimiz için sonuç alma zamanı. Kalpten ve samimi şekilde kurulmuş ilişkiler bu zorlu sınavdan büyüyerek çıkacaklardır. Yine tekrara düşeceğim belki ama altını çizmekte fayda var sanıyorum: ilişki derken sadece aşk ilişkisinden bahsetmiyorum. Çevremizle kurduğumuz ilişkiden, doğru grupların içinde yer almaktan ve hatta doğa ile kurduğumuz ilişkiden bahsediyorum.

Sevgiyle besleyip büyütmek, birine dokunmak, birine sarılmak (ister beslediğiniz hayvan, ister çocuk, ister sevgili) duygusal büyümenin göstergeleridir.

Dolunay bize zevkin; ilgilenmek, büyütmek, emek vermekle geleceğini söylemeye çalışıyor. Ne yazık ki bunu anlamak için elimizdekini feda etmek zorunda kaldık. Bunlardan mahrum bırakıldık.

Ay Yengeç burcunda en güçlü olduğu halde Güneş’in ışığını bize taşıyor. Ben bu dolunaya “kalp çağrısı” diyorum. Bir an ama sadece bir an! siz de korkuyu, kaygıyı sorumlulukları bir yana bırakıp, kalbin çağrısına kulak verin.  Size doyumun nerede ve kiminle olduğunu söylecektir.

İyi haftalar

Yorum Ekle