Yükleniyor...

Venus Yıldızı -Heliacal Rising

14 Ocak 2022

Venus gökyüzünde Güneş ve Ay’dan sonra en parlak gezegen olarak tüm ihtişamıyla parlar. Bu sebeple de tarihten günümüze her zaman ilgiyi üzerinde toplamıştır ve insanlık tarihinde yer alan önemli buluşlara da izini bırakmıştır.  Bu yazıya konu olmasının sebebi ise, bu hafta sabah yıldızı olarak ufuktan doğacak olması.

19 Aralık’tan bu yana  gerilemekte olan Venus, bu ayın başında Güneş ile birleşmek üzere yeraltına çekildi. Yaklaşık bir haftadır gökyüzü Venüs’ün parlaklığı ve ihtişamından mahrum. Güzellik tanrıçası Afrodit’in ilham alındığı bu parlak gezegen, yeni bir kimlikle doğacak yarın doğu ufkundan.  

“Heliacal Rising” olarak yeniden gökyüzünde Güneş’in hemen önünden doğması, özellikle belirli kültürlerde (Babil, Maya, Mısır) daha çok önemsenen bir gökyüzü olayı olmuş tarih boyunca. Güneş ve Dünya arasında yer alan Merkür ve Venüs’ün geri hareketleri, Dünya’ya en yakın mesafede gerçekleştiği için, kişisel etkilerinin yanı sıra dünyasal olaylarda da oldukça etkilidir.

Venüs’ün Güneş ile evliliği sadece geri hareketinde değil, bir de Dünya’dan en uzak olduğu düz hareketinde de gerçekleşir ki, o zaman gökyüzünde yaklaşık 60 gün kadar görünmez olur. Geri hareketindeki birleşim sabah yıldızının doğumuna, düz hareketindeki birleşim ise akşam yıldızının doğumuna neden olur. Haliyle bu iki özellik farklı şekillerde yansır hayatımıza. Biri diğerinin yansıması, devamı niteliğinde işlev görür kişisel olaylarda.

Venus’un Güneş ile bu ihtişamlı dansı bize muhteşem bir görsel şov oluşturur. Dünyasal olaylarda ve karekterimizin oluşumunda da bize önemli ipuçları sağlar. Söz konusu estetiğin sırrı; oldukça düzenli bir matematik ile yörüngesinde salınım yapmasıdır diyebilirim. Altın oran olarak da bilinen 1.6 sayısı Venüs’ün Dünya ile bağlantısını ifade eder ki, bu da gezegenin estetik ve sanat ile ilişkilendirilmesini çok iyi açıklıyor.

Her 8 yılda bir aynı burçta geri giderek, bizi geçmişten günümüze taşımaya çalışır bu gizemli gezegen. Düzenli hareketinin en can alıcı parçası ise, her 1.6 yılda 40 gün geri gitmesi diyebilirim. Bu sayede 5 ayrı istasyonda (burçta) gerileme yaparak, 5 köşeli yıldızı oluşturuyorlar Güneş ile birlikte. İlginçtir ki; düz ve geri kavuşumların arasında da 9.5 aylık bir zaman dilimi vardır. Tıpkı ana rahmindeki embriyonun gelişim süreci gibi..  Hayran olmamak elde mi bu matematiğe? Makro kozmozda ne görüyorsak, mikro kozmozda da aynen mevcut. Yeter ki baktığımızı görelim, gördüğümüzü anlamlandırabilelim.

İsterseniz şimdilik sadece gezegenin sabah yıldızı olarak doğuşunu ele alalım.

Venüs Urania (akşam yıldızı) ve Venüs Pandemos (sabah yıldızı) iki farklı kişilik olarak karşımıza çıkıyor gezegenin sembolizminde. Ouranus ve Gaia’nın kızı olarak Afrodit, sevginin her türlü yönünü yansıtıyor bize; şefkatli, sevecen, şehvetli, kıskanç veya intikamcı.. Akşam yıldızı Venüs daha sosyallik ve kabullenicilik için arzu duyarken, sabah yıldızı Venüs daha ön plana çıkar ve onaylanma ihtiyacı duymadan hareket eder, iddialıdır. Güneş’ten önce doğduğu için Güneş’in yolunu açar. Akşam yıldızı aşk tanrıçası, sabah yıldızı ise savaş tanrıçasıdır.

Aşk, sevgi ve uyumun gezegeni Venüs’ün savaş ile ilişkilendirilmesi garip gelebilir size. Ama unutmayın savaşa sebep olan, nefret, kin, tutku gibi duygular aslında “kırık bir kalp”in eseridir. Afrodit aşığı Adonis’i kıskandığı için intikam planları yapmış ve uzun süre aşığının yasını tutmuş bir tanrıçadır. Afrodit’in mitolojisinde aşkın her yüzüne rastlamamız mümkün, tıpkı günümüzde gerçek hayatlarda da olduğu gibi.

Venüs’ün dünyaya en yakın halinde sabah yıldızı olarak doğması genelde major dünyasal olaylara işaret eder.  Yarın ve öbür gün Venüs’ün doğu ufkunda Güneş’in önünde doğacağı heliacal rising fazı başlıyor ve artık Venüs Pandemos olarak gökyüzünde tüm ihtişamıyla salınacak.  Venus’ün evrensel teması olan, uyum, sosyalleşme ve arabulucuk gibi kavramları düşünürsek, ülkelerin bu alanlarda pek de iyi sınavlar vereceğini söyleyemeyiz.

Aralık ayından bu yana haber başlıklarına bakarsak, Maya’ların özellikle üzerinde durdukları savaşçı Venüs arketipi sahnede yerini alacak gibi duruyor. Kazakistan, Ukrayna, Rusya, Amerika, Kore derken ipler son derece gergin.  Özellikle bugün Rusya’nın Nato’ya karşı gerginliği arttıran açıklamalar yapması, içinde bulunduğumuz yılın temasını da belirlemiş oluyor. Buna Rusya-Amerika diye de bakabiliriz. Elbette bir diğer güç olarak Çin de dünyaya korkusuzca meydan okuyor. Diplomasi Venüs’ün yetki alanında gökyüzünde unutmayın. Aslında aşk gezgeni olarak sınıflandırılan Venüs’ün küçümsenmeyecek kadar önemli bir rolü var zodyakta. Hatta bu yazıya konu olan Güneş Venüs ilişkisinin yanısıra Venus/Mars ilişkisi de dünyasal olaylarda son derece önemli bir ikili. Venüs’un bu fazında dünya üzerinde ülkelerin saflarını belirleyeceği bir döneme girmiş oluyoruz.

Pluto gibi güç ve ölüm gezegeniyle gerileyen Venüs, heliacal rising fazında Pluto’nun sembolizmini dünyaya taşımış olacak. Yani gizli, gömülü her türlü konunun, toplumsal bilinç dışının, gizli güçlerin, organize işlerin, bu fazda açığa çıkmasıyla olayların gelişeceğini düşünebiliriz.

2014 yılındaki gerileme fazından örnek verecek olursak; Mit tırları haberi, Amerikan askerlerinin Irak işgali sırasındaki fotoğrafları, Tunus yeni anayasası ki; kadın erkek eşitliği kabul edilmişti, Mısır ve Müslüman kardeşler gibi olayları sıralayabiliriz. Her bir başlık önemli bir mihenk taşını oluşturuyor günümüz için. Venüs, her 8 yıllık gerileme döneminde geçmişin yansımasını yaşatır bize.

Bunu ister ülke bazında, ister bireysel olarak ele alalım, Venüs’ün öğretmek istediği şey aynıdır: Bize olgunlaşma süresi tanıdıktan sonra, yarım kalmış konuların tamamlanması için geri döner ve sevgiye çağırır. Kendimizi sosyal bir varlık olarak ortaya koyabilememizi sağlar ve aslında yakalamamız gereken uyumun hangi alanlarda olması gerektiğini anlatmaya çalışır.

Bir önceki kavuşumun Koç enerjisiyle bugüne taşındığını düşünürsek, geçtiğimiz 9,5 aylık süreçte son derece atak, hızlı, ateşli (orman yangıları), çatışmalı, kavgalı bir periyottan geçerek bugüne ulaştık. Koç’un düşünmeden hareket etme özelliğinin bu fazda Saturn tarafından baskılanacağını, engelleneceğini söyleyebilirim.

Saturn toplumsal bir burç olan kova’da ilerlemesini sürdüyor. Koç’un ve Kova’nın talep ettiği özgürlük ve ilerleme heyacanının, bir süre sonra dirençle karşılaşacağı kesin. Baskı arttıkça isyan da artacak. Tam heliacal rising fazında Saturn, ikizlerdeki kavuşum derecesini tetikliyor bu hafta. Ay düğümleri ve Uranus de 4 Ağustos tarihinde 18° Oğlak’ı tetikleyecekler. İkizler’den, Koç’a, Koçtan Oğlak’a taşınan bir enerji akışından bahsediyoruz. Kısacası, yazışmalar, haberler, sert atışmalar, eyleme dönüşecektir. Uzun dönem planları için aksiyon alma zamanının geldiğini söyleyebiliriz. Bu sürecin nasıl yaşanıp, şekilleneceğini birlikte gözlemleyeceğiz bundan sonra.

Kısacası Venüs’ün Güneş ile birleşmesi (evliliği) bizi zamanın içinde yolculuğa çıkarır. Geçmişi geleceğe, geleceği ise geçmişe bağlar. 2014 yılında yaşadığımız olayların gelişimi 2018 yılında kendini göstermiş olmalı. Bugün ise 2014 yılında yarım kalan olayların tamamlanacağı ya da anlamlandırılacağı bir zaman dilimi ve aynı şekilde geleceğin tohumlarının atıldığı da bir dönem.

Venüs gerilemesi diğer gezegenler içinde, yaşarken en az hissedilen ama geriye dönüp baktığımızda ise en net ifade edilebilen gerilemedir.

Yeniden ayarlama, yeniden değerleme, yeniden sevme zamanı. Umarım ülkemiz de bu zorlu sınavı başarıyla atlatır.

 

 

 

 

 

 


 

 

Yorum Ekle